Turania,People,Turancılık,Atsız,Bozkurt,Macar,Japon,Türk,Türkiye,Haberler TuraniaFamily - Turan Kahramanları
   
  TuraniaFamily
  Turan Kahramanları
 
Bu Bölümümüzde Turan Halklarından Kahramanlarımızı tanıtacagız.
Doğu Türkistanda Çatışmalar Sürüyor
Mehmet Ecder tarih 17.11.2013, 08:30 (UTC)
 DOĞU TÜRKİSTAN'DA ÇATIŞMALAR SÜRÜYOR
Doğu Türkistan'da hayatını kaybedenlerin sayısı 35'e yükseldi.

Doğu Türkistan'da önceki gün çıkan çatışmada yaralanan bazı kişilerin hayatını kaybetmesiyle ölü sayısının 35'e yükseldi. Global Times gazetesi, bölgede bulunan ve adını açıklamayan bir yetkiliye dayanarak verdiği haberde ölü sayısını 35 olarak doğruladığını ve ölenlerin çarşamba günü çıkan olaylarda yaralananlar olduğunu savundu.

Eyaletin Turfan vilayetine Lukçün kasabasının olayın yaşandığı günden beri kordon altında tutulduğu ve bölgede güvenlik önlemlerinin üst seviyelerde olduğu ifade ediliyor. Bölgeye gitmeye çalışan bazı Çinli gazetecilerin de bölgeye alınmadığı belirtiliyor.

Olayda ilk önce 27 kişinin hayatını kaybettiği öne sürülmüş, ardından Şinhua Ajansı, dün gece yayımladığı haberde ölü sayısının 24 olduğunu, bunlardan 16'ının Uygur ikisinin de polis olduğunu, ayrıca 21 polis ve sivilin yaralandığını duyurmuştu.

Çin polisinin kasaba ve civarında yaşları 18-19 olan 9 şüpheliyi de gözaltına aldığı ifade edilirken, olayın hemen ardından 4 kişinin yakalandığı açıklandı. Bölgedeki yetkililer "saldırıların hedefinin Uygur polisleri olduğunu", "ölenlerden Han milliyetine mensup olanların çoğunluğunun inşaat alanında çalışan göçmen işçiler" olduğunu savundu.

Çin'in Doğu Türkistan Uygur Özerk Bölgesi'nde bir hafta önce de "şiddeti teşvik ettikleri" suçlamasıyla 11 kişiye altı yıla kadar hapis cezaları verilmişti. Bölgede ayrıca nisan ayında Kaşgar'ın Baçu kasabasında üç kamu görevlisinin bir evde çok sayıda delici ve kesici alet tespit ettiği gerekçesiyle başlayan olaylarda 21 kişi hayatını kaybetmişti.Doğu Türkistan'da en büyük olay 2009 temmuzun da yaşanmış ve eyalet başkenti Urumçi'de 197 kişi yaşamını yitirmişti.
 

Japonlar Turanidir
Mehmet Ecder tarih 17.11.2013, 08:23 (UTC)
 Japonlar'la Kökümüz Aynı...

TÜBİTAK araştırdı, sonuçlar Amerika’da onaylandı!

Japonlar’la akraba çıktık… 16 ilde yaklaşık 900 bin kişiden alınan kan örneklerinin incelenmesi sonucu, Ege ve Trakya’da yaşayan Türkler’le Japonlar’ın akraba oldukları anlaşıldı.

Türk insanının genetik yapısını ve kan haritasını belirlemek için yapılan araştırmada ilginç sonuçlar çıktı. TÜBİTAK’ın “Tıp Araştırma ve Geliştirme Projesi” kapsamında bugüne kadar 16 ilde yaklaşık 900 bin kişiden kan örneği alındı. İnceleme sonucunda Ege ve Trakya’da yaşayanlar ile Japonlar’ın aynı kan özeliklerini taşıdığı ortaya çıktı. Ulusal Talasemi Konseyi Başkanı Prof. Dr. Duran Canatan, yaptıkları son çalışmalarda ilk defa Türkler’de bulunan Hemoglobin’in, Ankara’ya Japonlar’da da rastlandığını belirterek, “Japonya’da tanısı konulan HemoglobinUB2′yi Trakya ve Ege’de yaşayan Türkler’de bulduk. Bu verilere göre Japonlar’la kökümüzün aynı olduğu anlaşılıyor. Zaten Japonlar yıllardır, Alacahöyük’te kendi köklerini iğneyle toprağı kazarak bulmaya çalışıyor” dedi.

ABD BİLE ONAYLADI

Prof. Dr. Duran Canatan: “Sonuçları ABD’ye gönderdik, orada da onaylandı.” Samuraylarla aynı soydanız… Canatan şöyle devam etti, “Japonlar yıllardır, Alacahöyük’te kendi köklerini iğneyle toprağı kazarak bulmaya çalışıyor.” Japon Prensleri bizzat heyetlerle gelip Anadolu kazılarında (Sümerler) inceleme yapıyor. TÜBİTAK’ın “Tıp Araştırma ve Geliştirme Projesi” kapsamında bugüne kadar 16 ilde yaklaşık 900 bin kişiden kan örneği alındı. İncelenme sonucunda Türkler ile Japonların aynı kan özeliklerini taşıdığı, aynı kökten geldikleri bilimsel olarak ortaya çıktı.

Kaynak:
Tübitak: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu —
 

Finlandiya Turan Kahramanı Simo Hayha
Mehmet Ecder tarih 17.11.2013, 08:21 (UTC)
 Simo Hayha Kimdir Hayatı hakkında bilgiler. Takvim yaprakları 1905 yılının son günlerini gösterirken, sıkıcı İskandinav Finlandiya’da bir çocuk Dünya’ya geldi. Halkın %80’i gibi onu da; ‘’Üret, Sat, Öl’’ gibi bir çiftçilik hayatı bekliyordu. Nitekim, Devletin zorunlu tuttuğu 1 yıllık askeri hayatı bitince, o da çiftçiliğe başladı. Hayha, et ihtiyacını ahırlarından değil, direkt olarak ormandan karşılamayı seçti, böylece çiftçiliğin yanında avcılığa da başladı ve bu sıkıcı hayatına bir nebze olsun tat katabildi. O dönem de Avrupa’nın içinde bulunduğu büyük bunalım, Hayha’nın da hayatını derinden etkiledi. Büyük Bir Kızıl Ordu tehlikesini göz önünde bulunduran Finlandiya hükümeti, Hayha ile birlikte ülkede ki çoğu erkeği, milis olarak ordusuna kattı.

Simo Hayha
Simo Hayha, Milis kuvvetlerinde inanılmaz başarılar elde ediyordu. Öyle ki; Viipuri kentinde düzenlenen, komandolarında katıldığı spor yarışlarında; tüm rakiplerine büyük fark atarak birinci oldu. Onun keskin nişancılık dalında ki bu başarısı gözlerden kaçmadı ve Fin Ordusu ona en ihtiyacı olan noktada, Yani ülkeye geçit ormanlarında bulunan, 6. Bölük 34. Piyade Birliğinde görev verdi. Hükümetin ön gördüğü Sovyet tehlikesi artık kesinleşmişti. Naziler Orta Avrupa’ya kan kustururken, Kızıl Ordu’nun yerinde beklemesi düşünülemezdi. Sovyet Rusya, Naziler karşısında daha etkili bir savunma açısından, soğuk Fin Ormanlarını ele geçirmek zorundaydı; böylece Büyük Kış Savaşı başladı. Savaşta, Kızıl Ordu Tank, Kamyon gibi mekanik araçlarından yoksundu. Bu keskin nişancılar için büyük bir avantajdı, ama Kızıl Ordu sahip olduğu bu dezavantajı kapamak için; büyük toplarla Ormanı dövüyordu. Hayha’nın şahit olduğu manzaralar korkunçtu; Birçok arkadaşı daha yatağından kalkamadan parçalara ayrılıyordu. Bu yüzden, Toplardan kaçmanın tek yolu vardı; Ağaçların tepesine sığınmaktı. Gittikçe Ormanın içine dalan Kızıl Ordu piyadeleri, Hayha’nın bulunduğu noktadan geçerken, nereden geldiği belli olmayan bir atışla yere yıkılıyordu. Hayha’nın, ağaçların tepesine çıkarak seçtiği kamuflaj yolu, muhteşem işliyordu. En sonunda Ruslar onu bulabilmek için özel birlikler kurmak zorunda kaldı.
Kendisi için gönderilen özel birliğin tüm askerlerini de cansız bırakan Hayha, artık hayalet olarak anılmaya başlanmıştı. Körü körüne ölüme gitmek istemeyen Rus askeri, ona karşı savaşmayı reddediyor, onun bulunduğu mevkilere gitmiyordu. Kızıl Ordu kurmayları en sonunda bir plan yaparak, Hayha’nın bulunduğu bölgeyi, uçaklarla bombalamaya karar verdi. Bu tek asker için yapılmış bir operasyondu zira Diğer Fin askerleri binlerce Mil geriye çekilmişti. Yapılan Bombalama’da Hayha’yı öldürmek için yeterli olmadı. Hayalet, çok hafif sıyrıklarla atlattığı bombardımandan sonra, yine kendisi için gönderilen bir Rus askerine vuruldu. Ruslar onu esir olarak Ülkesine götürdü. Hayha yaklaşık 1 hafta sonra sağ salim kalktı ancak savaş bitmişti. Savaştan sonra ülkesine dönen ve bir çok ödül alan Hayha, Fin Cumhurbaşkanı ile avlanmıştır. Efsanevi bir hayat geçiren Hayha, 1 Nisan 2002 günü,
Fin halkının kahramanı olarak, hayata gözlerini yumdu.
 

İsveçlilerde Turanidir
Mehmet Ecder tarih 17.11.2013, 08:19 (UTC)
 Prof. Sven Lagerbring, yaklaşık 250 yıl önce yazdığı kitapta, Türkçe ile İsveççe arasındaki ortaklıklardan, mitolojik benzerliklerden hareket ederek, İsveçlilerin atalarının Türkler olduğunu söylüyor. İsveç masallarında da tanrı Odin’in "Türkland"dan geldiği anlatılıyor.

İSVEÇ tarihinin kurucuları arasında yer alan Prof. Sven Lagerbring’in 1764’te yazdığı 58 sayfalık bir kitap, İsveçlilerin Türk kökenli olduğunu ve İsveççe’de yer alan Türkçe kelimelerin bunu ortaya koyduğunu söylüyor. Söz konusu kitabı ilk kez Türk kamuoyunun dikkatine sunan ve fakat herhangi bir karşılık bulamayan ise Ali Nuri Dilmeç. Ali Nuri Dilmeç kim mi? Asıl adı Gustaf Nuring. 1861’de İsveç’in Malmö kentinde doğan ve 17 yaşında İstanbul’a gelip yerleşen, Türk ve Müslüman olarak Ali Nuri ismini alan bir İsveçli kendisi.

Fraklı Osmanlı Vikingi

Siyonizmin kurucusu Teodor Hertzl’in ifadesiyle, "Fraklı Osmanlı Vikingi!" Ali Nuri Bey, kitabı bir müzayededen alıyor, bir arkadaşına ödünç veriyor ve neredeyse 20 yıl sonra yeniden görebiliyor. Sonra da, "Değerli bir kitabın tuhaf yazgısı" diye bir yazı yazıyor. Böylece, Prof. Sven Lagerbring’in Türkçe ile İsveççe arasında kurduğu paralellikler ve İsveçlilerin Türk kökenli olduklarına dair tezleri gündeme geliyor. Ne var ki, dönem Türk Tarih Tezi dönemi olduğu halde pek fazla üzerinde durulmuyor bunun. Üstelik kitapta, İsveç’in en önemli Tanrıları arasında yer alan Odin’in de Türk asıllı olduğu da apaçık ifade ediliyor ve "Bizim atalarımız Odin’in yoldaşları Türklerdir. Bu konuda yeterli belge var" deniliyor. Odin’in iki kurtla birlikte gezdiğini söyleyelim de gerisini siz düşünün artık.

Türkçe’yle benzer kelimeler

Benzer kelimeler arasında ise aş / asch, burç / borg, emek / omak, göl / gidl, yurt / jord, kab / kabbe, pusu / puss, krigpuss, su / siö, sulu / sölig hemen dikkat çekiyor. Kitabı yıllar sonra binbir zorlukla Türkçe’ye çeviren gazeteci Abdullah Gürgün, neden bu kadar zahmete katlandığını ise şöyle ifade ediyor:

Amaç ayrı gayrılık değil ortaklık

"...Açıkçası beni kimin ne olduğu hiç ilgilendirmiyor. Amaç ayrı gayrılarımızı değil, ortak yönlerimizi ortaya çıkarmak, göz önüne sermektir. Aralarına nifak tohumları saçılan, birbirine kırdırılan, bölünüp parçalanıp yönetilen insanlar arasına köprüler kurma çabalarına omuz vermektir."

* (İsveççenin Türkçe ile Benzerlikleri, İsveçlilerin Türk Ataları, Prof. Sven Lagerbring, Hazırlayan: Abdullah Gürgün, Kaynak Yayınları)

Bilge ve adaletli kral

İsveç Tanrısı Odin, Herwarar Masalı’nda Tirkiar (Türkler) ve Asiemaen (Asyalılar, Asyalı adamlar) olarak tanıtılan büyük bir kitlenin önderiydi. Tasvirlerde kurtlarıyla gösterilen Odin’in çok mülkünün bulunduğu ’Türkland’dan (Türkiye) İsveç’e yolculuğu masalda ayrıntılarıyla anlatılır, adaletinden ve bilgeliğinden söz edilir. Kurduğu krallıkların başlarına oğullarını geçirdiği söylenir.

İsveç tarihinin kurucusu

1707 doğumlu olan Sven Lagerbring, 35’inde tarih profesörü oldu. 41’inde Lund Üniversitesi’nin rektörlüğünü üstlendi ve bu görevini 1769’a kadar sürdürdü. 1764 yılında birçok bilimsel eserin yanı sıra, Türklerle akrabalık tezini kaleme aldı. Çalışmalarından dolayı 1769 yılında asalet ünvanı verildi. Lund Üniversitesi’nin logosunda Lagerbring’in resmi var. İsveç’in modern tarih biliminin kurucusu olarak da anılan Lagerbring’in en önemli eseriyse dört ciltlik İsveç İmparatorluğu Tarihi’dir.
 

<-Geri

 1 

Devam->

 
  Bugün 30250 ziyaretçi (51587 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol